Showing posts with label kasabian. Show all posts
Showing posts with label kasabian. Show all posts
1.10.11
Kasabian - Velociraptor!
Kasabian'ın dördüncü albüm için çalışmalara başladığını duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Kendi isimlerini taşıyan ilk albümlerinden beri onları yakinen takip ediyor ve seviyorum. Albüm ismini uzun süre ezberleyememiş olsam bile, West Ryder Pauper Lunatic Asylum en iyi albümler listemde en üst sıralardadır. Velociraptor!'ı dinlemeye başladığımda acaba onu geçebilecek mi diye düşünmeye başladım.
İsmini 75 milyon sene önce yaşayan, dinazorların babası sayılan Velociraptor'dan alan albüm, Gorillaz, Miles Kane, Dredg gibi isimlerle çalışan Dan the Automator tarafından prodükte edildi. Geçen sene kasım ayında çalışmalara başlayan grup, yaz aylarını festivallerde insanları coşturarak geçirdi. Coşkulu kalabalıkların olumlu tepkisi Kasabian'ın giderek çok daha büyüdüğünün göstergesiydi. Velociraptor, Switchblade Smiles ve Days Are Forgotten albümden ön gösterim niyetine görücüye çıkarılan parçalardı. Velociraptor heyecan uyandıran bir şarkı olmasa da Switchblade Smiles ve Days Are Forgotten beklentilerimi karşıladı. Albümü resmi çıkış tarihinden 10 gün önce Soundcloud'da yayınlamaları, yeni albüme bir an önce kavuşmak isteyen bünyelere ilaç gibi geldi (Fakat ben o sırada Girls'den başka bir şey dinlemediğim için albümü yeni yazıyorum, orası ayrı).
Velociraptor, Kasabian'ın popa en çok yaklaştığı albümü olabilir. Bu sebepten çok daha geniş kitlelere hitap edeceklerdir. Bir sıralama yapacak olursam albümün bana göre en iyi şarkıları şu şekilde olur:
1. Goodbye Kiss
2. I Hear Voices
3. Let's Roll Just Like We Used To
4. Switchblade Smiles
5. Days Are Forgotten
6. La Fee Verte
7. Rewired
Bu albümde en beğendiğim şey Serge Pizzorno'nun inanılmaz vokali. Her şarkıda farklı bir his uyandıran ve aksanıyla farklılık yarayan Serge'in vokali açısından bu en iyi albüm performansı olabilir. Genel olarak elektronik öğelerle gitar müziğini birleştirmeleri açısından da albüm bir adım öne çıkıyor. Özellikle I Hear Voices'ın giriş müziği şahane. Goodbye Kiss Beatles-vari bir pop şarkısı olarak benim en sevdiğim oldu. Acid Turkish Bath'i listeme almadım ama albümde Arap ezgilerinin hafiften hissedildiği en uzun şarkı olarak değişik bir yere konumlanmış durumda.
Velociraptor! iyi şarkılar barındırmasına rağmen mükemmel değil ama üstünde iyi çalışılmış bir albüm. Bu albümle tabii ki çıkışlarını devam ettiriyorlar fakat benim için Kasabian'ın en iyi 2. albümü olabilir bu. Bunlara rağmen bir gerçek var ki, Kasabian artık daha büyük oynuyor ve stadyumları doldurmaya hazırlanıyor.
Albüm notu: 8.4/10.
Neler varmış:
album,
albüm incelemesi,
kasabian,
müzik,
velociraptor
17.8.11
Organizatör olsanız...
Müzik ve festival sever bir insan olarak yılın yarısını dünyadaki festivalleri dolaşarak geçirmeyi çok isterdim. İş icabı bunu yapan insanlara gerçekten çok imreniyorum. Bazı grupları yıllarca bekliyoruz, bazıları ise ülkemize uğramadan dağılıyor ya da yaşlanıyorlar. Bazılarını ise ünlü oldukları ilk yıl "Keşke görsek diyoruz". Çeşitli sebeplerle görmek istediğimiz bir sürü grup oluyor haliyle. Yurt dışına gidip onları izleyenler şanslı ama ya burada bekleyenler? Ulaşabildiğim kadar insana ulaşıp bu yıl ve gelecek yaz Türkiye'de hangi grup ve sanatçıları görmek istediklerini belirtsinler istiyorum. Yorumlar bırakıldıktan sonra en fazla yazılan isimleri yine blogda açıklayacağım. Hadi bakalım bir düşünün, siz organizatör olsanız gelecek yaza kadar kimleri getirmeye çalışırdınız? Bu arada limit 10 grup/sanatçıyla sınırlı!
Benim listem:
Benim listem:
Arctic Monkeys
Coldplay
The Black Keys
The Drums
Ellie Goulding
Girls
Kasabian
Kings of Leon (son durumları biraz karışık olsa bile)
Queens of the Stone Age
Two Door Cinema Club
Listemi yaptıktan sonra "Çok zor" dedim ama Rock'n Coke her sene olsaydı belki bunu söylemeyecektim. Ya da büyük başka bir festivalimiz olsaydı. Rock'n Coke bile zar zor düzenleniyor diyebilirsiniz ama neden bizde de bir Rock Werchter, Hurricane, Roskilde ya da Sziget olmasın? Öyle bir proje olursa gönüllü çalışmaya bile razı olurum herhalde :)
Neler varmış:
arctic monkeys,
coldplay,
ellie goulding,
festival,
girls,
kasabian,
kings of leon,
konser,
müzik,
organizasyon,
qotsa,
tdcc,
the black keys,
the drums
23.7.11
Seçmece.
Geçtiğimiz iki hafta yeni single'lar açısından çok verimliydi. Girls'den uzun zamandır yeni albümün sinyallerini bekliyordum. Debut albümleri ve sonradan çıkardıkları EP'yle benim en sevdiklerim arasında yerlerini aldılar. Christopher Owens'a ayrı bir hayranlığım var. Twitter'dan takip edenler varsa, onun ne kadar ilginç ve duygusal bir karaktere sahip olduğunu, oradan yansıttığı kadarıyla görebilirler. Hatta bir ara ona attığım sıradan bir mesaja DM'den cevap vermesi beni çok mutlu etmişti.
Vomit, Girls'ün diğer şarkılarına göre çok farklı ve daha sert bir sound'a sahip. Gitarı çok güzel kullanan gruplardan biri Girls ve söz yazımındaki ustalık beni çok etkiliyor. Girls'ün yeni albümü "Father, Son, Holy Ghost" 13 Eylül'de çıkacak.
Haftanın en önemli single'larından biri Kasabian'dan geldi. 2009'da yayınladıkları "West Ryder Pauper Lunatic Asylum" bence son 10 yılın en iyileri sıralamasında yer alması gereken albümlerden biri. O zamandan beri sesi çıkmayan grup, Switchblade Smiles'la harika bir geri dönüşün garantisini vermiş oldu.
Çıkalı 1 haftadan fazla oldu ama The Drums'ın yeni şarkısına burada yer vermesem olmazdı. Portamento isimli albümleri Girls'ün albümünden bir gün önce, 12 Eylül'de yayınlanacak. Albümden çıkan ilk single The Drums'ın genel tarzını yansıtan bir parça. Pek farklı bir sound beklemiyorum zaten ama genel olarak albümden beklentilerim biraz yüksek.
11 Temmuz'da İngiltere'de yayınlanan yeni The Horrors albümü, 9 Ağustos'ta Amerika'da yayınlanacak. Albümden ilk single, "Still Life". 3. albümleriyle önceki başarılarını katlayacaklar gibi görünüyor. Videoyu çok beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
a
Vomit, Girls'ün diğer şarkılarına göre çok farklı ve daha sert bir sound'a sahip. Gitarı çok güzel kullanan gruplardan biri Girls ve söz yazımındaki ustalık beni çok etkiliyor. Girls'ün yeni albümü "Father, Son, Holy Ghost" 13 Eylül'de çıkacak.
Haftanın en önemli single'larından biri Kasabian'dan geldi. 2009'da yayınladıkları "West Ryder Pauper Lunatic Asylum" bence son 10 yılın en iyileri sıralamasında yer alması gereken albümlerden biri. O zamandan beri sesi çıkmayan grup, Switchblade Smiles'la harika bir geri dönüşün garantisini vermiş oldu.
Çıkalı 1 haftadan fazla oldu ama The Drums'ın yeni şarkısına burada yer vermesem olmazdı. Portamento isimli albümleri Girls'ün albümünden bir gün önce, 12 Eylül'de yayınlanacak. Albümden çıkan ilk single The Drums'ın genel tarzını yansıtan bir parça. Pek farklı bir sound beklemiyorum zaten ama genel olarak albümden beklentilerim biraz yüksek.
11 Temmuz'da İngiltere'de yayınlanan yeni The Horrors albümü, 9 Ağustos'ta Amerika'da yayınlanacak. Albümden ilk single, "Still Life". 3. albümleriyle önceki başarılarını katlayacaklar gibi görünüyor. Videoyu çok beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
a
Neler varmış:
christopher owens,
girls,
kasabian,
money,
still life,
switchblade smiles,
the drums,
the horrors,
video,
vomit
Subscribe to:
Posts (Atom)