30.11.11

Babylon'da Cenneti Yaşamak


Babylon, Ağustos'ta yeni sezon konserlerinden bazılarını açıklamış ve içlerinde beni en çok heyecanlandıran Wild Beasts olmuştu. İşin ilginci, konser açıklanmadan 1-2 hafta önce Mabbas'a twitter'da "Yeni albümü çıkmışken Wild Beasts gelse efsane olurdu. Yeni sezonu merakla bekliyorum" diye yazmıştım. Cevap alabilmiş miydim? Tabii ki hayır! Konser açıklandıktan sonraysa "İşte cevap vermememin nedeni buydu" demişti. Böylece, 2011 içinde "düşünce gücüyle" getirdiğim grupların (Interpol, Editors) arasına bir yenisi daha eklendi! (Önümüzdeki yaz için Coldplay'e pozitif düşüncelerimi yolluyorum)

Ağustos'tan bu yana Wild Beasts'i her dinlediğimde aklıma bu konser geliyordu. Hatta 1 ay öncesinden geri sayıma başlamıştım. Dün konser günü gelip çattığında ise düşünecek başka bir şey yoktu. Öğlen Tom'un Asmalı'da plakçıları dolaştığını, akşam da Babylon önünde "Bed of Nails" çekimi yapıldığını duydum. Oraya ışınlanmak istesem de, ikisine de yetişmem mümkün olmadı. 21:00 civarında içeriye girdiğimizde, ön tarafları kapmaya çalışan tek tük insanlar vardı. Boyun felci geçirmemek için yukarıdaki yerimizi aldık. Aşağıda gruba yakın olmak çok güzel ama gerçekten yukarıdan izlemenin keyfi de ayrı. Bir de önde olunca çok rahat izleniyor. Bu arada, grup sahneye çıkmadan önce Babylon Lounge'da çalan Işıl Kılkış'ın seti de pek güzeldi.

21:30'da başlaması gereken konser 21:50 gibi başladı ve içerisi tıklım tıklımdı. Bu konserin günler öncesinden sold-out olması gerekirdi aslında, Wild Beasts bunu fazlasıyla hak eden bir grup. Bed of Nails'le giriş yapan Wild Beasts, sürprize yer bırakmadı ve Brighton'daki setlistin aynısını dün de çaldı. Albatross, Deeper, This Is Our Lot, Hooting&Howling kalabalığa çığlık attıran şarkılardı. Geçen seneden farklı olarak, Wild Beasts'e Sky Larkin'den Katie Harkin eşlik ediyordu. Klavye ve vokalle gruba destek olan, biste de Chris'e davulda eşlik eden Katie'yi gecenin en cool insanı seçiyorum. Tom her zamanki gibi beresiyle ve tezat bir şekilde siyah atletiyle sahnedeydi. Sonlara doğru, önden bir kızın Tom'un başından beresini almaya çalışıp, kendisininkini verme çalışması da olumlu sonuçlandı - gözümden kaçmadı. Bir de utangaç utangaç Hayden'e dokunmaya çalışan bir kız vardı ki, yukarıdan çok sevimli görünüyordu. Hayden'de son zamanlarda üstünden pek çıkarmadığı bordo deri ceketi (umarım arada bir kuru temizlemeye veriyordur), arkaya taranmış saçları, arada eline aldığı kırmızı şarabıyla film setinden fırlamış bir jön gibi duruyordu. İmaj bir yana, Tom'un güçlü bariton sesiyle, Hayden'in falsettolarının birleşimi ve Chris'in davuldaki muhteşem yeteneği o an nerde olduğunuzu unutturuyor. Güzel sözler ve harika besteleri demiyorum bile.

İlk şarkılarda Tom ve Hayden'in sesinin enstrümanların gerisinde kaldığını hissettim ama neyse ki sonradan yerli yerine oturdu. Ben'in bassta keman (ya da çello?) yayı kullanması da değişik bir ses çıkartıyordu. 7 Smother, 6 Two Dancers, 2 de Limbo, Panto'dan çalmaları gayet adil bir durumdu. Açıkçası konsere giderken Smother haricindekilerden "This is Our Lot" ve "We Still Got the Taste Dancin' on Our Tongues" çalmalarını çok istiyordum ve sağolsunlar ikisini de söylemeleri gecemi daha da güzel hale getirdi. Daha önce One Love'da izlediğim grup kapalı mekana çok daha yakışıyormuş. Kalabalık da olsa, bu sefer her şey çok daha samimiydi. Wild Beasts'in akustik performanslarına hayran biri olarak, bir gün öyle bir turneye çıkmalarını umuyorum. O zaman Türkiye'ye gelmeseler bile bir şekilde o konserleri izlemeye giderim. Wild Beasts çok duygusal, kırılgan ve vurucu sözlere sahip bir grup olduğundan akustik performansları onlara çok yakıştırıyorum.

Seyircinin gruba tepkisi çok sıcaktı ve bunu onlar da farketmişti. "End Come Too Soon"dan önce konuşan Hayden Thorpe "Uzun zamandır turdayız ve birçok yerde çaldık ama bu kadar sıcak karşılanmamıştık. Hepinize burda olduğunuz için teşekkür ederim" dedi. Biz de onlara teşekkür ettik; harika anlar yaşattıkları ve 2 saatliğine de olsa cennete gitmemizi sağladıkları için. Wild Beasts; içtiğiniz zaman zevkten başınızı döndüren ve yüzünüze kocaman bir gülümseme yerleştiren müthiş kokteyller gibi.

Not 1: Bir kez daha Babylon ekibine ve onların buraya gelmesinde emeği olan herkese binlerce teşekkürler!

Not 2: Grupla röpörtaj yapan Zülal Kalkandelen'in bloguna daha sonra mutlaka uğrayın.

Setlist şöyleydi:


Bed of Nails (Smother)
We Still Got the Taste Dancin' on Our Tongues (Two Dancers)
Albatross (Smother)
The Devil's Crayon (Limbo, Panto)
The Fun Powder Plot (Two Dancers)
Two Dancers (ii) (Two Dancers)
Deeper (Smother)
This Is Our Lot (Two Dancers)
Loop the Loop (Smother)
Two Dancers (i) (Two Dancers)
Reach a Bit Further (Smother)
Hooting & Howling (Two Dancers)

Bis:
Lion's Share (Smother)
All the King's Men (Limbo, Panto)
End Come Too Soon (Smother)

No comments: