Bir ara Facebook sayfamı açmış ama ona gereken ilgi ve alakayı gösterememiştim. Artık düzenli olarak güncelleyeceğimden emin olabilirsiniz! Yeniliklerden haberdar olmak ve blogumu facebook üzerinden takip etmek isterseniz sizi şuraya alacağım.
Görüşmek üzere!
29.4.11
Defilede Pişer, Sokaklara Düşer - Bölüm 1 (Etekler)
Öncelikle 1 haftalık ara için kusura bakmayın ama kaldığımız yerden devam! Geçenlerde aklıma bir konu geldi ve onu bir seri halinde yazmaya karar verdim. Artık herkes biliyor ki defilelerde gördüğümüz, fiyatları bin dolarlarla telaffuz edilen giysileri birkaç ay sonra sokaklarda görmeye başlıyoruz. H+M, Zara, Asos gibi ulaşılabilir ve hızlı üreten moda markaları podyumlardan esinlendikleri tasarımlarını tüketicilere uygun fiyatlarla sunuyorlar. Ben esinlenmek diyorum ama bazen aynı ürünleri birebir aldıkları da olmuyor değil hani. Bunun kötü birşey olduğunu düşünenler olabilir ama moda sektörü bu sayede ayakta duruyor. Tasarım giymeyi kim istemez ki?
Fakat işin maddi boyutu öyle her yiğidin harcı değil. Ben zaten kıyafete çok para harcamayı gereksiz buluyorum çünkü çoğu zaman zevkle alıp giydiğim şeyden bir süre sonra sıkılıyorum. O sebepten uygun fiyat ve güzel kıyafetlere hayır demem!
İlkbahar-yaz sezonu için tasarımcılar neler yapmış diye hatırlarken, bir yandan da onlardan hangileri bizim elimize geçebilecek diye bir göz atalım. Bunları yaparken baya bir araştırdım, yaz sezonunu tekrar hatırlama fırsatım oldu. Güzel bir yaz bizi bekliyor gibi. İşte serinin ilk konuğu, bahar ve yazın vazgeçilmezi etekler.
Daha fazla fotoğraf için facebook sayfama TIK.
Fakat işin maddi boyutu öyle her yiğidin harcı değil. Ben zaten kıyafete çok para harcamayı gereksiz buluyorum çünkü çoğu zaman zevkle alıp giydiğim şeyden bir süre sonra sıkılıyorum. O sebepten uygun fiyat ve güzel kıyafetlere hayır demem!
İlkbahar-yaz sezonu için tasarımcılar neler yapmış diye hatırlarken, bir yandan da onlardan hangileri bizim elimize geçebilecek diye bir göz atalım. Bunları yaparken baya bir araştırdım, yaz sezonunu tekrar hatırlama fırsatım oldu. Güzel bir yaz bizi bekliyor gibi. İşte serinin ilk konuğu, bahar ve yazın vazgeçilmezi etekler.
Daha fazla fotoğraf için facebook sayfama TIK.
Neler varmış:
2011 etek modelleri,
asos,
fashion,
hm türkiye,
ipekyol,
mango,
moda,
yaz 2011 modası,
yaz modası 2011,
zara
21.4.11
Carl's Jr. Türkiye
Carl's Jr. tıpkı In-N-Out gibi Kuzey Amerika'nın sadece güney bölgesindeki şehirlerde şubesi olan hamgurger restoranı zinciri. Benim onlarla tanışmam 6-7 ay öncesine denk geliyor. San Diego'dan Disney'e giderken açlıktan gözü dönen bünyelerin karşısına çıkan ilk yer kocaman yıldızlı bir Carl's Jr.'dı. Aslında kömürde pişen hamburgerleriyle ünlü olan yerde ballı hardallı tavuk dürüm (yani tam adı: honey mustard hand breaded chicken tender wrapper -amma uzunmuş!) yedim ve teyzemin menüsündeki chili cheese fries denen kalori bombasından atıştırdım. Kızarmış patatesin üzerine cheddar ve kıyma konularak acayip hale gelen atıştırmalık ağır gibi görünse de cheddar seven lezzet düşkünlerini mutlu edecek bir olay. O gün karnım ve gözüm doymuş bir şekilde oradan ayrılırken, İstanbul'a döndüğümde bu lezzeti özleyeceğimi biliyordum.
Birileri bu özlemi duymuş olmalı ki, Carl's Jr. Türkiye'ye gelmiş. Bende onlara hoşgeldin demek ve iyi bir hamburger yemek için Cevahir'e doğru yola koyuldum. Cevahir'de yemek katına çıktığınızda Toyzz Shop'un hemen yanına açılmış olduğunu göreceksiniz. Çok fazla çalışanı olan Carl's Jr.'ı diğer fast-food zincirlerinden ayıran bazı önemli noktalar var. Siparişinizi verdiğinizde size bir masa numarası ve menu aldıysanız içecek için boş bardak veriliyor, onu alıp yerinize geçiyorsunuz. Masaya geçtikten kısa bir süre sonra siparişiniz geliyor. Amerika'daki sınırsız içecek uygulamasının burda da aktif hale gelmesi gayet hoş. Çalışanlar çok güler yüzlü, ki bu noktaya özellikle değinmek istiyorum. Sadece fast food restoranlarında değil, birçok yerde çalışanların hayatlarından bezmiş bir halleri oluyor. Amerika'daki en güzel şeylerden biri buydu, karşılaştığınız herkesin gerçekten çok güler yüzlü olması. Bu insanı o kadar çok etkiliyor ki... O yüzden Carl's Jr.'ın burdaki çalışanlarına sevgilerimi gönderiyorum ve hep öyle kalmalarını diliyorum.
Menüye gelirsek, burda henüz çok fazla çeşitliliğe girmemişler ama en önemlisi chili cheese fries'ın olması. Yaklaşık 6-7 hamburger çeşidi ve birkaç tane tavuk çeşidi var. Chicken tenders'ı mutlaka ama mutlaka denemelisiniz, bildiğiniz tenders değil kocaman parçalar ve çok güzel bir tat. Barbekü sosu eşliğinde tavsiye edilir. Mantar seviyorsanız Portobello Mushroom Burger tam size göre. Chili Cheese Fries'ın birde içinde köfte üzerinde kıymalı cheddar, turşu, domates ve soğan olan burger versiyonu var, kıyma yüzünden biraz ağır ama fena sayılmaz. Menuler için fiyatlar 10-15 TL arası. Yani abartı fiyatlar olmadan butik hamburgerci lezzetindeki tatları mideye indirebilirsiniz.
Mekanın terasının olması onlar için bir artı. Ayrıca dekorasyon çok cici. Şu an itibariyle dileğim butik burgercilere yakın lezzete sahip olan mekanın zaman içinde değişime uğramaması ve yakında Marmara Forum'da da bir şube açmaları (evime yakın, evet bencilim). Carls Jr'dan, kaloriden falan bahsetmişken ben bi yürüyüşe çıkıp geleyim en iyisi!
Birileri bu özlemi duymuş olmalı ki, Carl's Jr. Türkiye'ye gelmiş. Bende onlara hoşgeldin demek ve iyi bir hamburger yemek için Cevahir'e doğru yola koyuldum. Cevahir'de yemek katına çıktığınızda Toyzz Shop'un hemen yanına açılmış olduğunu göreceksiniz. Çok fazla çalışanı olan Carl's Jr.'ı diğer fast-food zincirlerinden ayıran bazı önemli noktalar var. Siparişinizi verdiğinizde size bir masa numarası ve menu aldıysanız içecek için boş bardak veriliyor, onu alıp yerinize geçiyorsunuz. Masaya geçtikten kısa bir süre sonra siparişiniz geliyor. Amerika'daki sınırsız içecek uygulamasının burda da aktif hale gelmesi gayet hoş. Çalışanlar çok güler yüzlü, ki bu noktaya özellikle değinmek istiyorum. Sadece fast food restoranlarında değil, birçok yerde çalışanların hayatlarından bezmiş bir halleri oluyor. Amerika'daki en güzel şeylerden biri buydu, karşılaştığınız herkesin gerçekten çok güler yüzlü olması. Bu insanı o kadar çok etkiliyor ki... O yüzden Carl's Jr.'ın burdaki çalışanlarına sevgilerimi gönderiyorum ve hep öyle kalmalarını diliyorum.
Menüye gelirsek, burda henüz çok fazla çeşitliliğe girmemişler ama en önemlisi chili cheese fries'ın olması. Yaklaşık 6-7 hamburger çeşidi ve birkaç tane tavuk çeşidi var. Chicken tenders'ı mutlaka ama mutlaka denemelisiniz, bildiğiniz tenders değil kocaman parçalar ve çok güzel bir tat. Barbekü sosu eşliğinde tavsiye edilir. Mantar seviyorsanız Portobello Mushroom Burger tam size göre. Chili Cheese Fries'ın birde içinde köfte üzerinde kıymalı cheddar, turşu, domates ve soğan olan burger versiyonu var, kıyma yüzünden biraz ağır ama fena sayılmaz. Menuler için fiyatlar 10-15 TL arası. Yani abartı fiyatlar olmadan butik hamburgerci lezzetindeki tatları mideye indirebilirsiniz.
Mekanın terasının olması onlar için bir artı. Ayrıca dekorasyon çok cici. Şu an itibariyle dileğim butik burgercilere yakın lezzete sahip olan mekanın zaman içinde değişime uğramaması ve yakında Marmara Forum'da da bir şube açmaları (evime yakın, evet bencilim). Carls Jr'dan, kaloriden falan bahsetmişken ben bi yürüyüşe çıkıp geleyim en iyisi!
Neler varmış:
carl's jr türkiye,
carl's jr turkey,
carls jr,
carls junior,
mekan
19.4.11
Hepsini Senin İçin Yaptım
Az önce Youtube'da bir videoya denk geldim, sonra o beni bir tumblr bloguna yönlendirdi. Ya da tam tersi miydi? Evet gecenin bu saatinde bunlara nerden ulaştığımı tam olarak hatırlamıyorum ama o kadar güzel bir reklam olmuş ki... Herhalde son günlerde baya konuşulacak bu videoda bir gencin evlenme teklifine giden yolunu izliyorsunuz. Güzel bir THY reklamı olmuş ama asıl olay bence blogda ve reklamın kahramanında.
Bu reklam için bir sürü yer gezilmiş ve o kadar eğlenceli fotoğraflar var ki. Hani şu an imkan olsa her şeyi bırakıp öyle gezsem diye geçirdim içimden. Yalnız evlenme bahanesiyle çocuk baya gezmiş oluyor, bu durumda kıza ne oluyor?!
Video aşağıda, tumblr linki burada.
Bu reklam için bir sürü yer gezilmiş ve o kadar eğlenceli fotoğraflar var ki. Hani şu an imkan olsa her şeyi bırakıp öyle gezsem diye geçirdim içimden. Yalnız evlenme bahanesiyle çocuk baya gezmiş oluyor, bu durumda kıza ne oluyor?!
Video aşağıda, tumblr linki burada.
Neler varmış:
entertainment,
hepsiniseninicinyaptim,
shopandmiles,
thy,
tumblr,
turkish airlines,
video
Well-Q Brasserie
Uzun zamandır yazmak istediğim bir postu daha fazla geciktirmenin alemi yok diyerek sizleri Well-Q Brasserie'ye davet etmek istiyorum. Eğer Çekmeköy taraflarında oturuyorsanız adını mutlaka duymuş, ya da gitmişsinizdir. Mis gibi bahçesi ve şahane yemekleriyle o bölgenin en iyi mekanı dersem yalan olmaz. Birkaç kere gittikten sonra bunu paylaşmam gerek diye düşündüm çünkü son gittiğimde önüme gelen sufle tabağı beni mest etti. Birazdan fotoğrafını gördükten sonra ne demek istediğimi anlayacaksınız!
Özellikle hafta sonları açık büfe brunch'ının çok iyi olduğunu duydum, ona henüz denk gelmedim ama bir hafta sonu mutlaka denemem gerek. Sitedeki fotoğraflar çok iştah açıcı çünkü.
Benim gibi bir patlıcan-et kombinasyonu delisi için patlıcanlı etli penne arabiatta var ki, seviyorsanız bağımlısı olabilirsiniz. Fajita'yı da baya güzel yapıyorlar. Sanırım o menüdeki her şeyi denemek istiyorum!
Bunu yazmamın bir diğer sebebi de, şu an bir fırsat sitesinde gördüğüm Well-Q fırsatı. Hani bu varken mutlaka denemeniz gerek diyorum. Herhalde Şehir Fırsatı'yla başlayan bu sitelerin en güzel yanı bir sürü değişik lezzeti tatmak ve yeni mekanlar öğrenmek.
Gittim, gördüm, yedim, sevdim. Sizde denemek isterseniz önce web sitelerine bir göz atın, daha sonra günün fırsatından yararlanın.
Özellikle hafta sonları açık büfe brunch'ının çok iyi olduğunu duydum, ona henüz denk gelmedim ama bir hafta sonu mutlaka denemem gerek. Sitedeki fotoğraflar çok iştah açıcı çünkü.
Benim gibi bir patlıcan-et kombinasyonu delisi için patlıcanlı etli penne arabiatta var ki, seviyorsanız bağımlısı olabilirsiniz. Fajita'yı da baya güzel yapıyorlar. Sanırım o menüdeki her şeyi denemek istiyorum!
Bunu yazmamın bir diğer sebebi de, şu an bir fırsat sitesinde gördüğüm Well-Q fırsatı. Hani bu varken mutlaka denemeniz gerek diyorum. Herhalde Şehir Fırsatı'yla başlayan bu sitelerin en güzel yanı bir sürü değişik lezzeti tatmak ve yeni mekanlar öğrenmek.
Gittim, gördüm, yedim, sevdim. Sizde denemek isterseniz önce web sitelerine bir göz atın, daha sonra günün fırsatından yararlanın.
16.4.11
Maroon 5 Live at Kurucesme Arena, Istanbul
2002'de Songs About Jane çıktığında lisedeydim ve birçok liseli gibi ben de Maroon 5'ı çok seviyordum. İlk albümden sonra 5 yıllık bir ara verdiler ve o yıllar arasında müzik zevkim daha alternatif yönlere kaymaya başladı. Yine de bir yerde denk gelirsem Maroon 5'ı dinlerdim.
Konserden birkaç gün önce önce kuzenim Maroon 5'ın menajeriyle Twitter'dan bağlantıya geçmişti. Bir tweet'lerini retweet eden 5 kişiye çift kişilik bile vereceklerdi. Bizimki şans eseri o 5 kişi arasına girmiş. Menajer konserden 1 gün önce mesaj atarak iki kişilik bilet kazandığını söylemişti. Kuzenim tabii o an dünyanın en mutlu insanıydı herhalde. Benimde ona eşlik etmemi istedi.
Dün davetli bölümüne gittiğimizde biletimizin sahne önünde olduğunu görünce kuzenim aşırı heyecanlandı, bende "İyi oldu bari video çekerim" diye sevindim.
Seyirci kitlesi, çoğunluğu kadınlardan ve liseli kızlardan oluşan bir topluluktu. Yaş ortalaması herhalde 15 falandı :)
21:00'de başlaması gereken konser ufak bir gecikmeyle 21:20'de başladı. Açılışı Misery'yle yaptılar. Konsere gitmeden önce son zamanlardaki setlistlerine bakmıştım. Onlara yakın bir konser oldu ama "If I Ain't Got You"yu söylemelerini hiç beklemiyordum. Sahnede şaşırtıcı derecede iyi bir performansları vardı. Çok enerjiktiler ve oraya gelen kitleyi çoşturmayı bildiler. Gelenler için konserin kısa olması biraz hayal kırıklığı oldu sanırım. 1,5 saat sürdü konser ama bence tadında bıraktılar. Konserdeki bir başka güzellik, havanın sıcak olmasıydı. İlk defa Nisan ayında Kuruçeşme'de konsere gideceğim için biraz çekiniyordum ama hava bizi güzelliğiyle şaşırttı. O geceye özel bize kıyak geçilmişti.
Bu arada grubun başı Adam Levine gibi görünse de aslında Jesse Carmichael grubun beyni gibi. Bir ara kolonların üstüne oturup (ki o da tam bizim önümüze denk geliyor) seyirciye yaklaşması ordaki kızları deliye çevirdi :)
Setlisti daha sonra setlist.fm'e kaydedeceğim. Videolar HD olduğu için yüklemesi çok uzun sürüyor ama bugün hepsini Youtube'da bulabileceksiniz.
Son güncelleme: Bütün videoların linki açın aşağıya inin!
Video Links:
Sunday Morning
Wake Up Call
Secret
She Will Be Loved
The Sun
Never Gonna Leave This Bed
Give A Little More
Harder to Breathe
If I Never See Your Face Again
Misery
Konserin setlistini setlist.fm'e kaydettim. Sunday Morning'e kadar eksiksiz doğru ama ondan önce ve sonra birkaç şarkı olması gerekiyor. Hatırlayan?
14.4.11
Arctic Monkeys - Don't Sit Down Cause I've Moved Your Chair
Watch new video "Don't Sit Down Cause I've Moved Your Chair" from Arctic Monkeys's forthcoming album "Suck it and see".
Neler varmış:
alex turner,
arctic monkeys,
brick by brick,
music,
suck it and see,
video,
watch
Glastonbury 2011 Full Line-Up
How can you survive from a festival like this?
*2013 plans: Go to Glastonbury with your music lunatic boyfriend. (If I have one, for sure).
Neler varmış:
festival,
glastonbury,
glastonbury 2011 line-up,
music,
müzik
Set of Hobbit - Part 1
Watch production set of forthcoming Hobbit Movie.
Neler varmış:
elijah wood,
hobbit,
jrr tolkien,
movies,
orlando bloom,
peter jackson,
sinema
13.4.11
Bu sefer Editors'u görmeliyim!
2006'da Rock'n Coke kapsamında Editors İstanbul'a gelmişti. O sene birçok arkadaşım tatilde olduğundan dolayı, festivale yalnız gitmek istemediğim için Rock'n Coke olayı benim için bir hayal olarak kalmıştı. Görmek istediğim 3 grup; Muse, Kasabian ve Editors performansları da böylece benden kaçmıştı. Bu sene Editors, One Love kapsamında İstanbul'a ikinci kez geliyor. One Love yetkilileri Twitter'dan gelecek grupları açıkladıklarında bir mağazada kıyafet deniyordum (bknz. OneLoveFest10 Twitter). Gruplar arasında Editors'ü görünce gayet salak bir şekilde sırıtmaya başladım. Yine bir konser haberiyle kendimi kaybetmiş bulunuyordum. Bilet çıkar çıkmaz alacaktım tabii ki... Ta ki bu hafta sonuna kadar... En yakın arkadaşımla Asmalı'ya doğru yürürken tam olarak aramızda geçen diyalog yaklaşık şu şekildeydi:
- One Love bu sene yine tam benlik! Editors geliyooor!
- Kim Onlar?
- (Bir anlık düşünme ve...) Düğünün 2 ya da 3 Temmuz'da değil di mi?
- 2 Temmuz!
- Neee? Başka tarih bulamadın mı?
- Düğünüme gelmezsen seni gebertirim!
diye devam edip beni karışık duygulara sürükleyen bir konuşma gerçekleşti. Bu arada bahsi edilen düğün Bartın'da olmakla birlikte, burdan oraya hava yoluyla ulaşım olmadığını ve kara yoluyla 10 saat sürdüğünü belirtmek isterim. Bu olayın sonucu Editors konserinin hangi gün olacağıyla bağlantılı olabilir. Eğer 3 Temmuz olursa... Festival yetkililerine buradan sesleniyorum... 3 Temmuz derseniz, belki bu olayın kahramanı 2 Temmuz günü Bartın'daki düğüne katıldıktan sonra gece otobüse binip 3 Temmuz sabahı kendini One Love topraklarına atabilir. Ya da yine Editors izleyemeden bir yıl daha geçer gider.
Neler varmış:
editors,
music,
müzik,
one love festival 2011
Interpol geliyor dediler, heyecanlandım.
Interpol'ün İstanbul'da konser vereceği dedikoduları bir süredir ortalarda dolaşıyordu ama tabii ki resmi açıklama gelmeden heyecanlanmak yersiz olacaktı. Kendimi ona inandırıp gelmeyecekleri takdirde hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. 2 Nisan pazar günü Interpol'ün geleceği haberi Twitter'da yayılmıştı bile. Kaynağına güvendiğim yerlerden gelen haber sonrası içimi inanılmaz bir sevinç kapladı. En sevdiğim ilk beş grup arasında olan bir grup İstanbul'a mı gelecekti gerçekten?
Sonunda, 5 Nisan günü Pozitif'ten resmi açıklama geldi "Interpol, Garanti sponsorluğunda 1 Haziran'da Maçka Küçükçiftlik Parkı'nda konser verecek" dediler. Resmi açıklamayı duyduğumda heyecanım 10'a katlandı. Kalp atışlarımda tuhaf değişiklikler oldu. Bilet ertesi gün çıkacaktı. Gece uyumadan önce tek düşündüğüm sabah bileti almaktı. Saat 10 olmuştu ama daha bilet çıkmamıştı. 12'ye doğru bilet çıktı, Biletix gişeye koştum ama sistemde sorun vardı. Bu hep benim başıma mı geliyor yoksa sizde yaşıyor musunuz bilemiyorum ama böyle durumlarda Biletix görevlisinden duyduğum sözler karşısında artık şaşırmıyorum. Özellikle heyecanla gittiğim zamanlarda Biletix görevlisinin "Yarım saattir sisteme ulaşamıyoruz." demesi bünyede geçici rahatsızlığa yol açıyor. 45 dakikalık bir süreden sonra biletimi alabiliyorum. Bileti aldığım an yüzümde kocaman bir gülümseme oluştuğunu sanıyorum, o anı pek hatırlamıyorum. Şimdi bilet bende ama artık "Haziran gelir mi?" diye merak ve heyecanla bekliyorum.
Grubun son zamanlardaki setlistine bakayım diyorum, bakmadan önce "Rest My Chemistry" var mıdır diye düşünürken son konserlerin neredeyse hepsinde olduğunu görüyorum ve aynı performansı İstanbul içinde istiyorum.
Kimileri Carlos Dengler'in gruptan ayrıldığı için Interpol'ün yarım olduğunu söylese de kesinlikle buna katılmıyorum. Paul Banks ayrılmadığı sürece Interpol hala şahane şarkılara sahip olan, enfes bir gruptur. Düşündükçe bile hala heyecanlanıyorum, şu an ben bunları yazarken Memory Serves çalıyor.
Geceyi BBC 6 için çaldıkları canlı yayından şahane bir şarkı olan "Summer Well"le kapatayım, Paul Banks'in sesi kulaklarımda, uykuya dalayım.
Rock'n Coke Facebook'ta Seni Bekliyor!
Evet evet, yanlış okumadın. Rock'n Coke Facebook'ta çadırını kurmanı bekliyor. Facebook yoluyla siteye bağlanan kişi sayısı 10.000'i bulunca bu sene Rock'n Coke'a kimlerin geldiğini öğrenebileceğiz. Freshtival ve One Love'ın ardından Rock'n Coke heyecanını yaşamak için, sende hemen Rock'n Coke'un sitesine bağlan. Kimler geliyormuş hep beraber öğrenelim!
Hemen tıkla ve Facebook yoluyla bağlan!
Neler varmış:
facebook,
music,
müzik,
rock n coke 2011,
rockncoke
9.4.11
Keyif
Güneşli bir Cumartesi'den sonra meteoroloji yanılmazsa yağmurlu ve soğuk bir Pazar günü bizi bekliyor. Baharın kokusunu aldık bir kere, soğukta olsa fark etmez, atacağız kendimizi sokaklara.
Şahane bir kahvaltı denince aklıma ilk Karaköy Namlı geliyor. Fiyatlar ortalamanın birazcık üstünde ama arada böyle kaçamaklara yer vermek gerek. Tıka basa doymak istiyorum, uzun uzun oturup keyif yapmak istiyorum derseniz açık büfe brunch kişi başı 38 TL imiş.
Çok yediniz, doydunuz. Tabi onları yakmak gerek. O zaman Karaköy'den Tünel'e doğru yavaş yavaş yürümeye başlayın. Galata'ya uğradığınızda şöyle bir durun etrafa bakın. Shopping Fest'in Galata'ya uğradığını göreceksiniz. Her şeyin en farklısını orda bulabilirsiniz, hemde bu sefer %70'lere varan indirimlerle. Pek beğendiğim FuduMudu ve ilginç takılarıyla Urban Bake, şahane kıyafetleriyle Burcu Kuru tasarımları ve daha fazlası için Building'e uğramayı unutmayın. Hatta en iyisi Twitter'da Serdar-ı Ekrem Sokağın hesabını takip edin ve sokakta olan biten her şeyden haberdar olun.
Birazda sanata bulaşın ve son zamanlarda şahane işleri sergileyen Galerist'te Ayça Telgeren'in dün sergilenmeye başlayan ilk kişisel sergisi "Serbest Dalış"a göz atın. Cut out tekniğiyle oluşturduğu dev yapıtları 7 Mayıs'a kadar Galerist'te görebilirsiniz.
İstanbul Film Festivali devam ederken, pazar gününüzü güzel bir filmle sonlandırmak kadar iyisi olamaz. 21:30'da Rexx'te gösterilecek gala filmlerinden biri olan "Never Let me Go(Beni Asla Bırakma)" veya Fitaş'ta gösterilecek "Rabbit Hole(Mutluluğun Peşinde)" ağır tempolu filmleri kaldırabilen bünyelere tavsiyemdir. Fakat ben Hollywood'dan şaşmam derseniz şu an gösterimde olan Source Code gayet sürükleyici görünüyor!
Filmden önce Que Tal'a uğrayıp tapasların tadına bakın, festival biletinizi gösterdiğiniz takdirde %10 indirimde bonusu!
Günün şarkısı Bloc Party'den gelsin, Sunday. http://fizy.com/s/1mkg8m
İyi Pazar'lar!
Şahane bir kahvaltı denince aklıma ilk Karaköy Namlı geliyor. Fiyatlar ortalamanın birazcık üstünde ama arada böyle kaçamaklara yer vermek gerek. Tıka basa doymak istiyorum, uzun uzun oturup keyif yapmak istiyorum derseniz açık büfe brunch kişi başı 38 TL imiş.
Çok yediniz, doydunuz. Tabi onları yakmak gerek. O zaman Karaköy'den Tünel'e doğru yavaş yavaş yürümeye başlayın. Galata'ya uğradığınızda şöyle bir durun etrafa bakın. Shopping Fest'in Galata'ya uğradığını göreceksiniz. Her şeyin en farklısını orda bulabilirsiniz, hemde bu sefer %70'lere varan indirimlerle. Pek beğendiğim FuduMudu ve ilginç takılarıyla Urban Bake, şahane kıyafetleriyle Burcu Kuru tasarımları ve daha fazlası için Building'e uğramayı unutmayın. Hatta en iyisi Twitter'da Serdar-ı Ekrem Sokağın hesabını takip edin ve sokakta olan biten her şeyden haberdar olun.
Birazda sanata bulaşın ve son zamanlarda şahane işleri sergileyen Galerist'te Ayça Telgeren'in dün sergilenmeye başlayan ilk kişisel sergisi "Serbest Dalış"a göz atın. Cut out tekniğiyle oluşturduğu dev yapıtları 7 Mayıs'a kadar Galerist'te görebilirsiniz.
İstanbul Film Festivali devam ederken, pazar gününüzü güzel bir filmle sonlandırmak kadar iyisi olamaz. 21:30'da Rexx'te gösterilecek gala filmlerinden biri olan "Never Let me Go(Beni Asla Bırakma)" veya Fitaş'ta gösterilecek "Rabbit Hole(Mutluluğun Peşinde)" ağır tempolu filmleri kaldırabilen bünyelere tavsiyemdir. Fakat ben Hollywood'dan şaşmam derseniz şu an gösterimde olan Source Code gayet sürükleyici görünüyor!
Filmden önce Que Tal'a uğrayıp tapasların tadına bakın, festival biletinizi gösterdiğiniz takdirde %10 indirimde bonusu!
Günün şarkısı Bloc Party'den gelsin, Sunday. http://fizy.com/s/1mkg8m
İyi Pazar'lar!
Neler varmış:
ayca telgeren,
building galata,
citylife,
galata,
galerist,
iksv,
istanbul,
karaköy,
mekan,
pazar günü ne yapmalı,
pazar keyfi,
que tal tapas,
sehir
7.4.11
Wild Beasts - Albatross
Finally new video from Wild Beasts upcoming album Smother
Here, Albatross! Enjoy!
Here, Albatross! Enjoy!
Neler varmış:
albatross,
music,
smother,
video,
wild beasts,
wild beasts albatross
5.4.11
Style: Diane Kruger
I really love Diane Kruger's efortless chic style. She has classic look but not boring. I love classic pieces, because of that her style makes me "wow" all the time. Especially in red carpet she looks flawless.
Mostly, celebrity works with stylists but she has not any of them! Just for big events like Oscars, she works with a stylist but she tells them what she wants. Actually, I think working with stylist is a `must do` for some celebrity who has money but no fashion sense. At that situation, stylists are real life-savers. But Diane don't need them cause she likes clothes and thinks wearing them is form of self expression. So, it makes her real fashionista.
In Glamour Mag's March issue (2011) she told "I go to Urban Outfitters. Or Forever 21-I think it's cool". She's with Joshua Jackson for a while and Glamour asks about fashion in their relationship.
G: He has kicked up his look since he’s been with you, don’t you think?Diane Kruger: For sure. When you are in a relationship, you want the other person to appreciate the things you like. It sounds superficial, but it’s nice. We go shopping. But he likes it. I definitely wasn’t fond of these blue sneakers that he wore all the time for about a year and a half.
They definitely deserve "best dressed couple" award :)
Let's have a look at Diane's style and how can we combine clothes like her.
Diane Kruger tarzını en çok beğendiğim ünlülerden biridir. Onun klasik tarzını ve çabasız şıklığını çok seviyorum. Klasik parçaları kullanmasına rağmen asla sıkıcı görünmüyor. Özellikle kırmızı halıdaki görüntülerine baktığımızda ortaya kusursuz bir çizgi çıkıyor.
Bildiğiniz gibi birçok ünlü imaj danışmanlarıyla çalışıyor ama o Oscar gibi büyük ödül törenleri haricinde stilistlere ihtiyaç duymuyor. Onlarla çalıştığı zaman bile ne istediğini mutlaka söylüyor. Açıkçası bazı ünlülerin mutlaka stilistlerle çalışması gerektiğini düşünüyorum çünkü maddi durumu olup stil duygusu sıfır olan bir sürü ünlü var. Diane Kruger ise kıyafetleri çok seviyor ve giyinmenin bir tür kendini ifade etme biçimi olduğunu söylüyor. Bu da onu sahici bir ikon haline getiriyor.
Glamour dergisinin Mart(2011) sayısında uygun kaçış noktalarının Urban Outfitters ve Forever 21 olduğunu söyleyen Diane'a sevgilisi Joshua Jackson'la ilgili sorularda yöneltmişler. Özellikle Diane Kruger'la birlikte olmaya başladıktan sonra Jackson'ın görüntüsünde ciddi anlamda değişiklik olduğunu belirten Glamour dergisine "Bir ilişkideyken karşınızdaki insanın sevdiğiniz şeyleri takdir etmesini istiyorsunuz. Birlikte alışverişe çıkıyoruz ve o da bunu seviyor demiş". Belli ki onun üzerinde ciddi etkisi var.
Şu halleriyle cidden en iyi giyinen çift ödülünü hak ediyorlar.
Diane Kruger'ın tarzına bir göz atalım ve biz ondan esinlenerek nasıl kombin yapabiliriz bir bakalım.
Mostly, celebrity works with stylists but she has not any of them! Just for big events like Oscars, she works with a stylist but she tells them what she wants. Actually, I think working with stylist is a `must do` for some celebrity who has money but no fashion sense. At that situation, stylists are real life-savers. But Diane don't need them cause she likes clothes and thinks wearing them is form of self expression. So, it makes her real fashionista.
In Glamour Mag's March issue (2011) she told "I go to Urban Outfitters. Or Forever 21-I think it's cool". She's with Joshua Jackson for a while and Glamour asks about fashion in their relationship.
G: He has kicked up his look since he’s been with you, don’t you think?Diane Kruger: For sure. When you are in a relationship, you want the other person to appreciate the things you like. It sounds superficial, but it’s nice. We go shopping. But he likes it. I definitely wasn’t fond of these blue sneakers that he wore all the time for about a year and a half.
They definitely deserve "best dressed couple" award :)
Let's have a look at Diane's style and how can we combine clothes like her.
Diane Kruger tarzını en çok beğendiğim ünlülerden biridir. Onun klasik tarzını ve çabasız şıklığını çok seviyorum. Klasik parçaları kullanmasına rağmen asla sıkıcı görünmüyor. Özellikle kırmızı halıdaki görüntülerine baktığımızda ortaya kusursuz bir çizgi çıkıyor.
Bildiğiniz gibi birçok ünlü imaj danışmanlarıyla çalışıyor ama o Oscar gibi büyük ödül törenleri haricinde stilistlere ihtiyaç duymuyor. Onlarla çalıştığı zaman bile ne istediğini mutlaka söylüyor. Açıkçası bazı ünlülerin mutlaka stilistlerle çalışması gerektiğini düşünüyorum çünkü maddi durumu olup stil duygusu sıfır olan bir sürü ünlü var. Diane Kruger ise kıyafetleri çok seviyor ve giyinmenin bir tür kendini ifade etme biçimi olduğunu söylüyor. Bu da onu sahici bir ikon haline getiriyor.
Glamour dergisinin Mart(2011) sayısında uygun kaçış noktalarının Urban Outfitters ve Forever 21 olduğunu söyleyen Diane'a sevgilisi Joshua Jackson'la ilgili sorularda yöneltmişler. Özellikle Diane Kruger'la birlikte olmaya başladıktan sonra Jackson'ın görüntüsünde ciddi anlamda değişiklik olduğunu belirten Glamour dergisine "Bir ilişkideyken karşınızdaki insanın sevdiğiniz şeyleri takdir etmesini istiyorsunuz. Birlikte alışverişe çıkıyoruz ve o da bunu seviyor demiş". Belli ki onun üzerinde ciddi etkisi var.
Şu halleriyle cidden en iyi giyinen çift ödülünü hak ediyorlar.
Diane Kruger'ın tarzına bir göz atalım ve biz ondan esinlenerek nasıl kombin yapabiliriz bir bakalım.
Photos from Elle and Style.com / Collage is by me
Fotoğraflar Elle ve Style.com'dan / Kolaj bana ait
Subscribe to:
Posts (Atom)