8.7.11

Efes Pilsen One Love 10'un ardından



Efes Pilsen One Love, önceleri 24 yaş yasası yüzünden baya konuşulmuştu. Festivale günler kala kararın Danıştay'dan dönmesiyle 18-24 yaş arasını bir sevinç dalgası kapladı. Olması gereken oldu ve alkollü içki markalarının sponsor olduğu etkinliklerde yaş sınırı 18 yaşın altındakiler için geçerli olacak şekilde, eski haline döndü.
EPOL'ün 10. senesi olması, beklentiyi arttırıyordu. Güzel ve yenilikçi bir line-up sunmalarıı bekliyordum. Pek yenilikçi olmasa da, özellikle pazar günü Editors sayesinde beni çok mutlu etmişti. Hatta o konudaki mutluluğumu şurada sizlerle paylaşmıştım. Annemin rahatsızlığı nedeniyle son ana kadar festivale gidip gitmeyeceğim belli değildi. Annemin durumunun daha düzelmesi ve Chicago'dan çok sevdiğim arkadaşlarımın gelmesiyle pazar günü orda olmak şart oldu. Bu arada cumartesi günü Manic Street Preachers ve Nneka'yı izleyememek önceleri beni biraz üzse de, Editors'ün şahane performansı sayesinde kaçırdığım hiç bir konser için gam yemedim.

One Like

Festival öncesi EPOL facebook hesabından "One Like" bilekliklerinin tanıtımını yapmıştı. Kolunuza takılan "One Like" bilekliklerini festivaldeki standdan aktive ediyordunuz ve festival alanındaki "One Like" noktalarından tek dokunuşla Facebook ve Twitter'daki durumunuzu güncelleme şansınız oluyordu. Buraya kadar harika bir olay gibi görünse de, uygulama da sorunlar vardı. Aktive ederken mutlaka bir Facebook hesabı gerekiyordu. Ya yoksa? O zaman "One Like" uygulamasını kullanamıyordunuz. Zaten Twitter aktivasyonunda sorunlar vardı ve çalışmıyordu. Uygulamanın ilk senesi olması itibariyle bunları doğal karşılıyor ve yenilikçi tavrından ötürü One Love ekibini kutluyorum.




Festival Alanı

Santralİstanbul kolay ulaşımı ve şehir merkezine yakınlığı sayesinde müzikseverler için harika bir alan. Fakat son yıllarda One Love'a olan ilgi ve katılımın artması sebebiyle maalesef yetersiz kalmaya başladı. 4 buçuk gibi vardığımız alanda yürümek oldukça zor, oturacak yer bulmak imkansızdı. Ben festivalde sahne önü haricinde zaman geçiren biri değilimdir. Konserler başlamadan yiyecek-içeceğimi alır, sahne önünde iyi bir yer bulup grupları beklemeye başlarım. Hiç bir zaman çimlere yayılıp konser izleme alışkanlığım olmadı. Yiyecek-içecek için fazla sıra beklemedik, geçen senelere göre bu konuda daha iyi olduklarını gördüm.  Fakat kalabalık bir yerden sonra çok rahatsız etmeye başladı ve Suede'di çok uzaklardan 5-10 dakika izleyip çıkmak zorunda kaldık.





Line-Up

Gittiğimizde ana sahnede Neşeli Milis vardı. Reggae tınıları Santral'de yükseliyor, aynı anda güneş bizi kavuruyordu. Onlar sahneden inmeden biraz önce yiyecek-içecek molası verip Cake'i beklemeye koyulduk. Daha önce İstanbul'a birçok kez gelen grubu izleme fırsatı bulamamıştım. Son albümleri "Showroom of Compassion"ı ise arkadaşım hediye edince dinlemeye başlamıştım. Sevilen eski şarkılarındann ve bu albümden parçalar seslendiren Cake'in seyirciyle iletişimi çok iyiydi. alan bir alanda kalabalıklaşmaya başlamış ve bir ağızdan Cake şarkıları söylemeye başlamıştı. Güneş o sırada hala tepemizdeydi ama eğlenmekten geri kalmadık. 






Günün en heyecanlı dakikaları Cake sahneden indikten sonra Editors'ü beklerken başlamıştı. Bu sefer demirlere yaslanmış, en önde onların çıkmasını bekliyordum. Bana uzun gelen sahne ekipman ayarları sonrasında grup sahnedeki yerini aldı. Sıcağa rağmen grubun enerjisi bir an bile düşmedi ve artarak devam etti. Tom Smith mikrofonuyla gayet sıkı arkadaşlığını sürdürürken, Chris Urbanowicz keyboard ve gitar arasında harika geçişler yapıyordu. 






Russell Leetch ise seyiriclerle coşuyor ve Edward lay davulunun hakkını veriyordu. Grupta hayran kaldığım kişi Chris Urbanowicz'ti. Keyboard'uyla şarkılara hayat verdi. Tom Smith ise şarkı sonlarında söylediği "Sağol"larla ve kendinden geçercesine seslendirdiği şarkılarla muhteşemdi. Editors'ün performansı bitince önce olduğumdan dolayı geçici işitme kaybına uğrasam bile, mutluluğum anlatılamayacak derecedeydi. Eve gidip bir an önce Editors dinlemek istiyordum-ve yaptımda!
Daha sonra aşırı derecede yorulan bacaklarımızı dinlendirmek istesek dahi, oturacak yer bulamayınca Suede'e uzaktan bakıp One Love'a veda ettik.





Teşekkürler One Love!

Pazar gününü kısaca özetlemem gerekirse, o kalabalık artık Santral'e sığmaz. Gelecek sene için alternatif bir alan düşünülmeli. One Love bileklikleri Facebook'tan çok Twitter' yoğunlaşmalı. Seçilen gruplar güncel isimler olmalı. Her şeye rağmen 10. senesinde de bizi eğlendirmeyi başaran ve yüzümüze kocaman bir gülümseme yerleştiren One Love ekibine sevgilerimi sunuyor, daha nice 10 yıllara diyorum!

No comments: