3.8.11

Merakla Beklenenler (Bölüm 2)

Merakla beklenen filmlerin ilk bölümünü burada yayınlamıştım. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. 
Şu ana kadar gördüğüm en heyecanlandırıcı Lars Von Trier film fragmanı Melancholia'ya ait. Dünyanın sonunu anlatan güzel bir film diye bahsedilmiş Melancholia'dan, Avrupa'da Mayıs ayında gösterime girmiş. Filmekimi'nde mutlaka olur diye düşündüğüm filmlerden biri.





Submarine'i blogda daha önce görmüştünüz. Filmden önce soundtrack albümü dikkatimi çekmişti çünkü albüm Alex Turner'a aitti. Gerçekten çok güzel bir albüm, hala dinlemediyseniz tavsiye ederim. Joe Dunthorne'un aynı isimli romanından uyarlanan filmin yönetmeni, Richard Ayoade. Bu filmin vizyona çıkmasını ya da festivallere girmesini bekleyemeden izleyeceğim sanırım.





Take Shelter korkunun hayatımızı nasıl yönlendirdiği ya da mahvettiğini konu alan bir dram.





İki İranlı genç kız, daha güzel bir hayatın hayallerini kurmaktadırlar. Özgür ruhları ama kısıtlı alanları var. Gençliği, baskıyı ve onun sonuçlarını anlatan bir film Circumstance.





16 yaşındaki Jamie, Adelaide'de annesi ve iki erkek kardeşiyle yaşamaktadır. Bir gün John'la tanışır ve onu hiç sahip olmadığı baba figürünün yerine koymaya başlar. Daha sonra olacaklardan elbette haberi yoktur. Film gerçek bir hikayeden yola çıkarak Avustralya'nın en kötü seri katili John Bunting'in Snowtown katliamını anlatıyor.





New York Times'da geçen bir yılı anlatan film, medyaya meraklı belgesel severler için kaçırılmayacak bir film.





Miranda July'ın yazdığı, yönettiği ve başrolünde oynadığı bir film The Future. Sophie ve Jason bir kediyi evlat edinmeye karar verirler. Evlat edinme düşüncesi birbirlerine olan bağlılıkları ve gelecek düşünceleri içinde bir test olacaktır.





Bu filmin sadece oyuncularını okumak bile zaman alıyor. Çünkü o kadar büyük ismi aynı bilim-kurgu filminde görmek benim için çok şaşırtıcı. Gwyneth Paltrow, Matt Damon,  Laurence Fishburne, Kate Winslet, Marion Cotillard, Jude Law!





Ryan Gosling'i eninde sonunda büyük bütçeli filmlerde göreceğimiz belliydi ama şahsen onun indie filmlerine devam etmesini diliyorum. Afişi son zamanlarda gördüğüm en iyilerden biri olan The Ides of March, bizde de ekim-kasım gibi vizyona girebilir.






No comments: