18.2.11

Social Media Week'ten Notlar - 1

Sosyal medya dediğimiz şeyin ne olduğunu düşündünüz mü? SMWIST'in 3. gününde Cem Batu, Blogger's Base'de "Sivridir Batar" isimli konuşmasına -daha doğrusu sohbetine- bize bunu sorarak başladı. Sosyal Medya aslında iletişimin içine internet girince oluşan bir kavram. Cem Batu da sosyal medyadan para kazanan biri olarak Sosyal Medya Uzmanlığı diye bir şey olmadığını onun olsa olsa "İletişim Uzmanlığı" olduğunu söyledi. Sosyal medya deyince benim aklıma "diyalog" geliyor. Artık yazarların okuyucuları etkilediği kadar, okuyucular da yazarı etkiliyor. Yazar okuyucunun yorumlarından beslenebiliyor. Ya da hiçbir zaman yüz yüze karşılaşamayacağımız insanlarla fikrimizi paylaşabiliyoruz. Sürekli bir iletişim ve sonuçta diyalog halindeyiz. Sosyal medya tanımını yaparken aslında monologdan kurtulan bir medyadan söz edebiliriz.
"Sivridir Batar" Social Media Week'te şu zamana kadar dinlediğim en zevkli konuşmaydı. Tabii sohbet havasında ve sansürsüz olması ortamı eğlenceli hale getirdi.

Panelden geriye kalan notlarım...

 *İlk gün konuşmacılar arasında(Türk Usulü Sosyal Medya) yer alan Mert Alemdar örnek alınası bir şahsiyet. Hani bir şekilde üniversiteden mezun olmuşuzdur ama aslında bitirdiğimiz bölümün hiç bize göre olmadığını anlarız. Ya onu değiştirmek için bir şeyler yaparız ya da kaderimize boyun eğer, istemediğimiz işi yapmaya devam ederiz. Mert Alemdar "Su Ürünleri" fakültesinden mezun olmuş ama şimdi Türkiye'nin en büyük ajans ve firmalarına sosyal medya hizmeti sağlıyor. Örnek alınası bir durum değil mi? Bir şeyi gerçekten istemek ve çalışmanın ne denli önemli olduğunun kanıtı.
İnsanları işe alırken tabii ki sosyal ağlarını inceliyor. Sürekli like'layanları değil, üretip like alanların işe alındığını söyledi. Eğer onunla çalışma gibi bir hayaliniz varsa bunları unutmayın :)

* Rabarba'dan Oğuz Savaşan ve Fırat Ertem'in yanında Erdil Yaşaroğlu da Türk Usulü Sosyal Medya'da konuşmacılar arasındaydı. O özellikle twitter'dan bahsetti ve onu kullanırken fazla kasmadığını, yanında olan biriyle nasıl konuşuyorsa oraya öyle yazdığını söyledi. Bir ara Nike'ın sosyal medya planlarından bahsedilirken sıfır bütçeyle insanlara nasıl ulaşılabileceği konuşuluyordu, Erdil Yaşaroğlu durur mu? "Sanki global marka değil kuruyemişçi!"

* Rabarba'dan tavsiyeler: Kelimelerle oynayın, klişelere takla attırın, gündemi yakalayın, politik hiciv yapın.


* Bigumigu ekibinden Aygül ve Yalçın Pembecioğlu "Kendi Kendinin Medyası Olmak" başlıklı oturumda Cem Mumcu'ya sorularını yönelttiler. Cem Mumcu, bir insan sanal dünyada ne yapıyorsa gerçekte de onu yapıyor dedi. Sıradan medyayla blogların farkının reklam olduğunu söyledi. Bloglar daha içten ve reklam yapmadıkları için, kişinin gerçek tecrübesini yansıttığı için insanlara daha samimi görünüyor dedi. Yazmaya gönüllü olanlar için tavsiyeleri "Okuru düşünerek yazma veya başka birine anlatmak için bir şeyi okuma. Sadece yazmayı sevdiğin için, onsuz yapamadığın için yaz."


* Son oturum "Sosyal Medya ve Popüler Kültür"de Serdar Kuzuluoğlu ve Yüce Zerey'i dinledik. Dijital mecranın sosyalleşmeyi daha kolay hale getirdiğini ve ulaşılmazın yakın olduğundan bahsettiler. Aslında bizim o gün orada toplanmamız bile sosyal medyanın yarattığı bir sosyallikti.
Yüce Zerey: "Like" butonu yeni para birimi. Pazarlama açısından dislike yok, beğenmediğiniz şeylere ya bir yorum yazıyorsunuz ya da sadece öyle bakıp geçiyorsunuz."

No comments: