18.2.11

Social Media Week'ten Notlar - 2



Social Media Week'in ikinci günü 3 oturuma katıldım. Bunlardan ilki "Mobil Sosyal Ağlarda Kullanıcı Deneyimi"ydi. Konuşmacılar Turkcell'den Berna Şamiloğlu, Galatasaray Üniversitesi'nden Doç.Dr.Özgürol Öztürk ve Kokteyl-Coretech-Maçkolik gibi firmaların kurucusu Erdem Yurdanur'du.
* İlk sözü alan Özgürol hoca daha çok sayılardan oluşan sunumunu yaptı.
Mobil ağlarda başarı için:
Görünülürlüğe önem verilmeli,
Eylem-sonuç çok önemli,
Kullanıcılar iyi tanınmalı
Çeviri çok önemli"
Özgürol hocanın yaşları 18 ila 25 arasında üniversite öğrencileri arasında SMI head mounted tracking(göz izleme cihazı) teknolojisi kullanılarak yaptığı araştırmanın sunumuna şuradaki slideshare linkinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca Berna hanım oradayken, mobil kullanımının yaygınlaşmasının, operatörlerin iyi hizmet ve uygun fiyat politikasına bağlı olduğunu ve şu an mobil ağlarda internetin pahalı olduğunu söyledi. Genelde paket program sunan operatörlerin kısıtlamaları smart phone kullanıcıları için gerçekten yeterli değil, fiyatlar aşağı indikçe kullanım oranı mutlaka artacaktır.
*Berna Şamiloğlu bizlere 2010'da mobil açıdan yaşanan gelişmelerin olduğu bir video izletti.
Mobile Year in Review 2010





* Erdem Yurdanur Facebook'u nüfus kütüğüne benzetti ve şu an sadece geyik muhabbetinin döndüğü bir yer haline geldi dedi. Sosyal ağlar için moderasyonun gerekliliğinden bahsetti. Ona göre sosyal ağlarda başarı için anlatmak istediğiniz şeyi "50 saniye ve 3 satır"da anlatmalısınız. Çünkü (maalesef!) gençler ondan sonrasını izlemiyor ya da okumuyor.

* "Sosyal Medyada Nefret Söylemi" aslında konusu itibariyle üstüne çok konuşulacak bir oturumdu fakat çok hızlı sunumlar şeklinde geçti ve ben öyle oturumlarda konu ne kadar iyi olursa olsun çok sıkılıyorum. Nefret söylemi en çok siyaset, yabancılar, cinsiyet ve inanç üzerine yoğunlaşıyor. Spor alanında özellikle futbolda homofobik söylemlere daha fazla rastlandığını bir videoyla bize gösterdiler. Aslında nefret söylemi içinde bulunan insanlar bunun nefret söylemi olduğunun farkında değiller. Hatta bunlara youtube, facebook gibi sosyal mecralardaki yorumlarda dahil. Aslında inceleyince sunumlar kesinlikle ilgili olanlar için çok faydalı fakat maalesef henüz slideshare'e yüklenmemiş.



* Günün son oturumu "Homo Digitalis ve Popüler Kültür" konuklarından ötürü günü güzel bitirmek için iyi bir oturumdu. Sami Hazinses "kod isimli" twitter insanını sadece bazı RT'lerden görmüştüm, zaten panelde neredeyse hiç konuşmadığı için Dizüstü Edebiyat'tan kitabının çıkması haricinde kendisiyle ilgili pek birşey öğrenmedim. Yiğit Karaahmet'i yazılarından sonra canlı canlı görmek şahaneydi ama onun sivri tavrından korktuğumu da saklamıyorum. Bir an için yerimden kalksam bana laf sokuşturacak diye aklımdan geçmedi değil. Neyse ki moderatör koltuğunda Fatih Güner vardı, panelden ayrılmamak için onun varlığı yeterli oldu. Ayrıca Elif Dağdeviren'i gazeteci olarak tanıyordum ama sinemayla ilgili bir şeyler yaptığını bilmiyordum. Çok dolu bir kadın olduğunu düşündüm. 

No comments: